Translate

24 Temmuz 2014 Perşembe

Okul Öncesinde Temel Alışkanlıkların Kazandırılması



OKUL ÖNCESİNDE TEMEL ALIŞKANLIKLARIN KAZANDIRILMASI
Alışkanlıklar, zamana, yönlendirmeye, özellikle de tekrara bağlı olan kazanılmış davranışlardır. Alışkanlıklar bireyin yaşadığı doğal ve toplusal çevreye uyumunu sağlayan davranışlardır. Bir alışkanlığın bir kez kazanıldıktan sonra düzeltilmesi çok güç bazen de olanaksızdır.
Kazanılmasına temel oluşturan davranışlar çocuğun doğumu ile başlar, okul öncesi ve ilkokul dönemlerinde pekişmeye devam eder. Anne çocuğunu zamanında doyurmuyor, altı ıslandığı veya bir yeri ağrıdığında onu rahatlatmak için hemen harekete geçmiyorsa tüm bu tutum ve davranışlar çocuğun diğer insanları ve dış dünyayı olumsuz biçimde algılamasına yol açabilir.
Alışkanlıklar, öncelikle çocuğun içinde bulunduğu dış çevre uyaranlarından aldığı etkileşimlere dayalı olarak kurulan davranış örnekleridir.
Okul öncesi dönemde çocuğa kazandırılacak temel alışkanlıklar özellikle  uyku, yemek, tuvalet ve temizlik alışkanlıklarıdır.
Anaokulunda çocuk, temelleri daha doğumdan itibaren evde atılmaya başlanan, ancak çok kere kararlı bir tutum bulunmadığı için, istenilen düzeye ulaşamayan temel alışkanlıkları ( yemek, dinlenme, uyku, tuvalet, temizlik ) kazanma yolunda olumlu adımlar atabilir.

UYKU ALIŞKANLIĞI
Çocukların okul öncesinden başlayarak düzenli bir şekilde uyku uyumaları gerekir. Özellikle okul çağında yeterli uyku uyuma daha da önem kazanır. Bu nedenle çocuklara düzenli uyku alışkanlıklarını erken yaşta kazandırmakta fayda vardır.
Tüm alışkanlıkların kazanılmasında esas olan ve bireyin yaşamındaki disiplin kaynağını oluşturulan tutarlılık, iyi uyku alışkanlığının kazanılmasında da en önemli rolü oynar. Uyku zamanı, genelde tüm çocuklar, özellikle de sinirli, aşırı hassas ve duygusal çocuklar için oldukça güç bir zamandır. Çocuk uyursa annesinin kendisini terk edeceğini veya okulda unutulacağını düşünerek uyumamak için direnç gösterir.

                   UYKU ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Uyku düzeni oluşturulur: Düzgün ve düzenli bir uyku alışkanlığı oluşturabilmek için ‘anahtar’ çocuğu her gün aynı saatte yatağa göndermek ve bir gece uykusu rutini geliştirmektir. Çocuğun erken yatmasını teşvik etmek anne ve babaların görevidir. Çocuk erken yatmamak için türlü bahaneler uydurur ve çatışmalar yaşanır. Bu nedenle uyku saatlerini yavaş yavaş istenen saate çekmek konusunda bir program hazırlanabilir. Böylece çocuk ile erken yatma konusundaki çatışmalar çözümlenmiş olur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir konu da çocuğun yatıp uyumasını isteyip annenin ve babanın çocuğun sevdiği (televizyon izleme gibi) faaliyetlere o yatınca da devam etmeleridir. Çocuğu erken yatmaya alıştırmak için ilk zamanlarda anne babanın da erken saatlerde yatması önerilebilir.
  • Uyku ortamı ayarlanır: Çocuk için ideal uyku ortamı hafif loş ışık (hemen hemen karanlık), sessiz ve rahat edebileceği ısıda bir odadır ve gece uykusuna hazırlık yaparken annenin her hareketinin huzurlu ve sakin olmasına önem vermesi gerekir.
  • Uyumadan banyo yaptırılabilir: Ilık bir banyo yaptırılarak çocuk rahatlatılabilir.
  • Uyuma saatindeki istekleri azaltılmalıdır: Çocuğun uykuya dalarken oyuncağı ile oynamak istemesi, anneyi uyurken yanında istemesi, beslenme istemesi gibi negatif alışkanlıklarını pozitif olanlarla (kendi kendine uyumasını, uyandığında kendini huzurlu hissetmesini sağlamak gibi) değiştirmek gereklidir.
  • Gece uyandığında: Çocuk gece anne-babayı çağırdığında onunla ilgilenilmesinin sakıncası yoktur. Çocuğun yanına giden ebeveynin öncelikle çocuğun gerçekten huzursuz olup olmadığını anlamaya çalışması ve bir huzursuzluğu olmadığından emin olunca sakin ve yumuşak ses tonuyla onunla konuşarak rahatlamasını sağlayıp yeniden kendi kendine uykuya dalmasını sağlaması gerekmektedir. Eğer çocuk gece uyandığı zamanlarda anne-babadan yakın ilgi görmeye alıştıysa, onu yavaş yavaş bu durumdan vazgeçirmeye çalışılmalıdır.
  • Gece uykusu rutini kazandırılmalıdır: Uyku zamanı çocuk için sıcak, huzurlu ve konforlu bir süreç olmalıdır. Banyo yaptırmak, masal okumak, şarkı mırıldanmak gibi aktiviteler, çocuğun sakinleşip uyumasına yardımcı olacaktır. Bütün bu aktiviteleri hep aynı sırayla ve oldukça sakin ve huzurlu hareketlerle uygulayıp çocuğa gece uykusunun huzur ve mutluluk verici olduğunu hissettirmek gerekir. Çocuklar düzeni sever, aktivitelerin hep aynı sırayla yapılması ve arkadan ne geleceğini bilmeleri onları heyecanlandırır ve mutlu eder. Eğer çocuğun hala harcaması gereken fazla enerjisi varsa çok zorlamadan biraz daha oyun oynatılıp veya masal anlatılıp tekrar yatağına götürülebilir.
  • Günlük aktiviteleri sıralanır: Günlük aktivitelerde aynı sıranın ve saatlerin uygulanmasına özen gösterilir. Çocuk bu düzeni benimsediğinde uyku vaktini daha kolay kabullenecektir.
  • Kendi kendine uyuma alışkanlığı kazandırılmalıdır: Çocuğun uykuya her gece kendisinin dalmasına özen gösterilmelidir. Eğer uyuyabilmesi için özel bir aktiviteye ihtiyaç duyuyorsa gece her uyanışında aynı aktiviteyi sağlamadan tekrar uykuya dalamayacaktır. Çocuklar tek başlarına uyumayı öğrenmeleri için ağlamaya terk edildiklerinde ailelerinin onları rahatlatmak için ilgilenecek kadar sevmedikleri hissine kapılırlar. Ağlamayı kestiklerinde sebep, yardımın geleceğinden ümidi kesmiş olmalarıdır. Burada sorulması gereken soru “çocuğu en az ilgilenerek nasıl uyuturum?” değil, “çocuğun huzurlu, kendine güvenli, sevildiğini ve önemsendiğini hissettirerek nasıl kendi kendine uyumasını sağlayabilirim?” olmalıdır.
  • Çocuğa kabul edebileceği seçenekler sunulur: Okul öncesi dönemdeki çocuklar yeni keşfettikleri bağımsızlığının limitlerini test etmeye başlarlar ve etraflarındaki dünyayı kendileri kontrol etmek isterler. Gece uykusu için savaşma süresini kısaltmak için çocuğa gece uykusu rutininde seçim yapma şansı verilebilir. Örneğin hangi masalı dinlemek istediği, hangi pijamayı giymek istediğine karar vermesi gibi. Buradaki önemli nokta çocuğa yüzlerce ihtimal vermek yerine ebeveynlerin de uygun bulacağı birkaç seçenek vermektir. Örneğin çocuğa “yatmak ister misin?” diye sormak yerine, çünkü alınacak cevap büyük ihtimalle hayır olacaktır, “şimdi mi yoksa beş dakika sonra mı yatmak istersin?” şeklinde sorulabilir. Hala kararı o vermiş olacak ancak her iki seçenekte de anne-babanın istediği olacaktır.
  • Çocuğun yeni taleplerini tahmin edip gece uykusu rutinine eklemek: Yeni bir hikaye, şarkı, bir bardak su gibi makul ve gerçekçi yeni talepler gece uykusu rutinine eklenebilir. Ancak çocuk sadece bir isteğinin yerine getirileceğini bilmelidir, daha fazlasının değil. Çocuk isteğinin yapıldığını görmeli ancak bunun ebeveyninin limitleri dahilinde olduğunu kavramalıdır.

                                                     BESLENME ALIŞKANLIĞI
Beslenme, çocuğun ilk temel gereksinimlerinden biridir. Annenin çocuk ağladığında ona cevap vermekte gecikmesi, tam bir işe başladığı sırada işinden alıkonulduğu için kızması ve bunu belli eden bir ses tonu ve davranış sergilemesi veya düzenli bir programla değil, canının istediği zaman yada çocuk her ağladığında onu beslemesi, daha sonraki dönemlerde olumlu yeme alışkanlığının oluşmasında sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Beslenme konusunda önemli olan çocuğun her yiyeceği yemeğe zorlanmasından çok ihtiyacı olan her tür besini yemesini sağlanmasıdır. Annenin aynı besin değerine sahip olan yiyecekler arasından çocuğun sevdiklerini seçmesi ile çatışmalara neden olmadan kolayca çözümlenir. Çocuklar ihtiyaçları kadar yerler.

ÇOCUĞA BESLENME ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Sofraya birlikte oturulur
Özellikle yemek sofrasına oturabilmeye başladığı andan itibaren çocukların sofrada ailesiyle birlikte olması gerekmektedir. Yemeğin hazırlanmasından, pişirilip sofraya getirilmesine kadar her aşamasında bulunması özgüveninin de artmasını sağlayan bir etkendir.
Yemek masası birlikte kurulur
Çocuğun ailesiyle birlikte yemeği hazırlamasının, sofraya oturmasının, çocuğun katılımcı bir birey olmasında etkili olduğu kadar, bu davranış kalıbının aynı zamanda çocuğun beslenme alışkanlıkları üzerinde de olumlu etkileri vardır. Sağlıklı beslenme ve sağlıklı beslenme alışkanlığı bir eğitim sürecidir ve erken çocukluk döneminde başlar. Bu dönemde elde edilen alışkanlıklar geleceğe taşınır.
Yemek yeme kurallarına ailece uyulur
Ailelerin çocuklara sundukları eğitim göstermelik olmamalıdır ve mutlaka kurallara kendilerinin de uyması gerekir. Asitli içeceklerin zararlı olduğunu çocuğuna söyleyen bir ailede çocuk dolabı açtığında birkaç litre kolayı karşısında görüyorsa bu çocuğun doğru beslenme alışkanlıkları içinde olmasını beklemek hata olmaktadır.

Kendi yemeğini kendisi yesin
Çocuk kendi yemeğini kendisi yemek isteyebilir ve ne kadar dağınıklık yaratırsa yaratsın, ne kadar vakit alırsa alsın, onun bu isteğinin teşvik edilmesi önemlidir. Her yemekte çocuğa eliyle yiyebileceği yiyecekler verilmelidir ve kaşığı ya da bir lokma yiyeceği ağzına götürerek yemeği onun başlatmasına izin verilmelidir.
Eğer çocuk yemek yemiyorsa
Bu sorunun altında psikolojik ya da organik bir başka sorun olabilir. Bu durumun nedenini araştırmak eğer bunun bir sağlık sorunu olduğunu düşünüyorsak ve yetersiz beslenmenin varlığından şüpheleniyorsak muhakkak bir uzmana danışmak gerekir.
Her çocuğun yeme ihtiyacı farklıdır
Çocukluktan erişkinliğe geçinceye kadar büyüme ve gelişme hızı değişkenlik gösterdiği için ihtiyacı olan besin miktarı da buna bağlı olarak değişir. 2–5 yaş arasında çocukların ihtiyacı olan besin miktarı da bebeklik zamanlarına göre daha yavaş olur. Yılda 7–8 cm uzar ve 2–2,5 kg alırlar. Gerekli olan enerji de büyüme hızı ve aktivite de yıl içinde değişebilir.
Yemek masası mücadele alanı olmasın
Okul öncesi dönemde çocuklar yemekten çok, etraflarında neler olup bittiği ile ilgilenirler. Bu onların doğal gelişimlerinin bir parçasıdır. Yemek masasında çok fazla zaman geçirmekten hoşlanmazlar. Çocuğu sofrada 5–10 dakikadan fazla tutamazsınız. Aslında tüm bu davranışlar biraz da çocuğun kişiliği ile de ilgilidir. Evde bu anlamda sürekli inatlaşma olursa, beslenmenin daha da azalması görülebilir.
Yemeğin mücadeleye dönüşmesi, az yemesinden daha zararlı!
Çocuğun yemek konusunda olumlu bir yaklaşım geliştirmesi için, yemek zamanının çocuğun hoşuna giden zamanlar olmasının sağlanması çok önemlidir. Çekişmeleri en aza indirmek için, çocuğun bir öğünde bir yiyeceği reddetmesi veya hiç yemek yememesinin üzerinde durmamak gerekir. Bir günde yedikleri değil, bir-iki haftalık süre içerisinde belli bir dengenin sağlanması önemlidir.
Yemek zamanının “yemek zamanı” olması da çok önemlidir. Televizyon izleyerek, oyun oynayarak dikkatini dağıtmanız çocuğun sağlıklı bir yemek alışkanlığı kazanmasını değil, sadece yemekleri bilinçsizce “yutmasını” sağlayacaktır.
Yemek seçme hakkı tanıyın
Çocuklara büyükler gibi davranıp seçme hakkı tanınması gerekir. Dikkat edilmesi gereken tek nokta besinlerin dengesini kurmaktır.Yeni lezzetleri kabul etmesi zaman alabilir. Yeni bir yiyecek verildiğinde küçük bir miktar tattırılır ve bir sonraki kaşığı vermeden önce tepkisi beklenir. Verilen yiyeceği sevmezse, zorlanmaz. Unutmamak gerekir ki bu yaşlarda tercihler hızla değişir. O gün reddettiği yiyecek bir hafta sonra yeniden sunulmalıdır. Çocukların yeni bir lezzeti kabullenmeleri için, o yiyeceği en az on kez tatmaları gerekebileceğini unutmamalıdır.
Çocuk için ebeveynlerden çok farklı bir menü hazırlaması gerekmez. Elbette bu, çocuğa sevmediği yiyecekleri vermek yada hiçbir zaman ayrı, “bebek mamaları” verilmemesi gerektiği anlamına da gelmez. Ancak genel olarak aile ne yiyorsa, onları yemeye alışmasını sağlamak doğru olacaktır. Sadece zaman zaman onun porsiyonlarına baharat eklenilmesi veya balık ya da brokoli gibi keskin koku ve tadı olan yiyeceklerin ayrılması gerekebilir. Çeşitliliğe alışması için çocuğa yardımcı olunmalı. Çocuk yemek konusunda esnekliği ne kadar çabuk kazanırsa, herkes için o kadar iyi olacaktır.
Zorlamayın
Zorlamak çocuğunuzun yemekten zevk almasını önler ve iştahı daha da azalır. Ailenin görevi doğru yiyecekleri doğru miktarda sunduktan sonra biter. Bunun ardından ne yiyeceğine ve ne kadar yiyeceğine çocuk karar vermelidir.
Porsiyon miktarını ayarlayın
Çocuklar yetişkin porsiyonundan farklı beslenir. Küçük porsiyonlarla başlanırsa, çocuk kendisine verileni bitirerek başarma duygusu yaşar. Halen aç gözüküyorsa ve yemek istiyorsa, biraz daha yemek vermek her zaman mümkündür.

TEMİZLİK ALIŞKANLIĞI
Temizlik alışkanlığı çocukluktan itibaren verilirse, çocuk yaşam boyu temizliğe önem veren biri olur; ama bu alışkanlığı kendisi kazanır diye düşünülürse, çocuğun bu alışkanlığı kazanması zor olur.
Çocuklukta temizliğin önemi kavratılmamış birey, bütün yaşamında bu önemi anlayamaz ve temiz olma adına pek bir gayret gösteremez. Yemeklerden önce ellerini yıkama alışkanlığını çocukken edinemeyen kişi, yetişkinlikte de bunu edinemez. Eğer sosyal bir ortamdaysa, mahcup olmamak için yıkar; ama yalnızken ellerini yıkama gereği duymaz. Her konuda olduğu gibi temizlikte de çocuklar, büyüdükleri ortamlardaki insanları model alırlar. Eğer örnek aldığı kişiler düzen ve temizliğe gereken önemi veriyorlarsa, çocukta da bu alışkanlıklar gelişir. Temizlik ve düzen alışkanlığının en iyi edinildiği yer, aile ortamıdır. Ailedeki bireylerin temizliğe verdikleri önem ölçüsünde çocukta temizlik alışkanlığı gelişir.
Temizlik ve düzen konusunda ebeveyn tarafından obsesif davranışlar sergilenmesi de çocukta olumsuz bir temizlik anlayışı geliştirir. Bu nedenle ölçüyü kaçırmamakta her zaman yarar vardır.
Çocuğun takıntılı bir kişilik kazanmasına yol açabilen bazı davranışlar şöyle sıralanabilir:
● Bebeğin altını değiştirirken, annenin burnunu kapatma, yüzünü buruşturma gibi davranışlarla tiksindiğini belirtmesi,
● Üstü başı kirlenmesin diye çocuğun sokakta oynamasına izin verilmemesi,
● Çocuğun üzerindeki küçük ve önemsiz bir lekenin abartılması,
● Günde birkaç defa banyo yaptırma,
● Bir kere giydiği giysiyi yıkamadan giydirmeme vb.

                      OKUL ÖNCESİ ÇOCUĞA TEMİZLİK ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN:
➔ Belli aralıklarla çocuğa banyo yaptırılmalı,
➔ Kendi yemeğini yiyecek bir duruma geldiği zaman, yemekten önce ve sonra ellerini yıkaması sağlanmalı,
➔ Giysileri gerekli durumlarda değiştirilmeli ve temizlikle ilgili diğer temel alışkanlıkları kazanması sağlanmalıdır.
Düzenli Olmak
Düzenli olmak, temizlikle doğrudan bağlantılı bir alışkanlık olduğundan dolayı, temizlikle beraber düzen alışkanlığının da çocuğa kazandırılması gerekir. Temizlik alışkanlığı gelişen bir çocuk düzenli olur, temizliğe önem vermeyen çocuk, düzenli de olamaz. Çıkardığı çorabı evin herhangi bir köşesine atan, yemek yedikten sonra masayı olduğu gibi bırakan, banyodan sonra banyoyu dağınık halde terk eden, yatağını toplamayan bir çocuğun temizlik anlayışı da sağlıklı gelişmez.
Düzen kavramı da temizlik gibi çocukluktan itibaren kazandırılmalıdır. Çocuk, üç yaşına geldiğinde annesiyle birlikte yatağını toplamaya başlamalıdır. Kullandığı eşyaları olması gereken yerlere bırakmalıdır.
*Alışkanlık kazandırılırken birlikte yapın.
*Alışkanlığı kazandıktan sonra bırakın kendi işini kendi yapsın

Psikolog A. Ceyda TATARİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder